Neden Meyve Fidanı Değil de Çam Fidanı Dikiliyor?

Fidan bağışı yapmaya karar verdiniz; ama neden meyve fidanı değil çam fidanı dikildiği konusunda merakta kaldıysanız, bu yazımız aklınızdaki bütün sorulara cevap verecektir. Evvela belirtmek gerekiyor ki kulaktan kulağa yayılan, kahve masalarında, şimdiki adı ile X, evvelki adı ile Twitter paylaşımlarında, asparagas haber üreten herhangi bir mecrada ortaya atılan komplo teorileri ile bu tercihin uzaktan yakından alakası yok. Konuya bir de bilimsel açıdan yaklaşalım ve neyin neden yapıldığına dair soruları cevaplayalım istedik. Fidan bağışı ve fidan dikimi konusunda bütün tedirginliklerini ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Öyleyse başlayalım; neden meyve fidanı değil de çam fidanı dikiyoruz veya dikiliyor?
Fidan Türü Nasıl Belirleniyor?
Bir ağaçlandırma sahasına ki bu bir hatıra ormanı ağaçlandırması ya da Orman Genel Müdürlüğü eliyle yapılan herhangi bir ağaçlandırma da olabilir, dikilecek fidan türlerine karar verilirken birkaç kriter göz önünde bulunduruluyor. Ormanların sürdürülebilir bir biçimde yönetilmesinde temel prensip aslında doğa ile uyumlu olunması yani doğanın taklit edilmesidir. Bu durum ağaçlandırma çalışmaları için de geçerlidir. Fidan dikilmek üzere belirlenmiş sahanın hangi türün ihtiyaçlarını karşılayacağı konusunda temel araştırmalar yapılır. Doğanın taklit edilmesi derken bu sahada veya yakınında ya da benzer koşulları taşıyan başka bir sahada yetişen asli türler mutlaka dikkate alınır. Yani öncelikle ağaçlandırma yapılacak olan sahada hali hazırda mevcut bulunan asli türlerin çoğaltılmasına yönelik bir plan geliştirilir ve fidanlar bu türlerden seçilerek sahaya dikilir.
Asli Tür Nedir?
Doğal yollarla gelmiş, çok uzun zamandır varlığını devam ettiren, ormanlarımızda yaygın, endemik, nadir ve tehlike altında (koruma) sınıfları içerisinde yayılış gösteren ağaç türlerine asli türler denilmektedir. Ülkemiz için Sarıçam, Karaçam, Kızılçam, Toros Sediri, Göknar, Doğu Ladini, Fıstık Çamı, Ardıç, Porsuk, Servi, Meşe, Kayın, Gürgen, Kızılağaç, Akçaağaç, Dişbudak, Anadolu Kestanesi, Huş, Çınar, Ihlamur, Sığla ve Kayın başlıca asli türlerimizdir.

Torul Ormanı- K. A. Coşkuner
İbreli ve Yapraklı Tür Ne Demek?
Her dem yeşil, iğne yapraklı çam türü ağaçlara ibreliler, genellikle kışın yaprağını döken geniş yapraklı ağaçlara da yapraklı türler denilmektedir. Aslında bu iki türü birbirinden ayırmak oldukça kolay.
Neden Yapraklı veya Meyveli Ağaçlar Değil de Çam Dikiliyor?
Geldik esas soruya… madem ibreli asli türlerimiz kadar yapraklı asli türlerimiz de var, neden çam yerine bu yapraklı türleri dikmiyoruz? Cevabı aslında son derece basit; buzdan bir heykeli sadece yazları hizmet veren bir açık hava müzesinde sergilemek için ısrar eder misiniz? Yani, oraya ait olmayan bir şeyi orada tutmak için gereksiz bir efor sarf eder hem ona hem de emeğinize zarar vermek ister misiniz? Asli türümüz de olsa her ağaç türünün çok farklı istekleri var. Evet, onların da istekleri var. Bir çukur kazıp içerisine yerleştirdiğinizde sus pus duruyorlar diye hiçbir şey talep etmeden yaşayıp gidecek değiller. Evvela besin isteyecekler, belki gölge ya da biraz fazla ışık isteyecekler. Her ağaç türünün farklı beklentileri var. Kimileri kumlu, killi toprakları severken kimileri balçık ya da kireçli topraklar içerisinde muazzam bir şekilde gelişim gösterebilir.
İbreli türlerimiz bu istekler bağlamında yayılış gösterdikleri alanda mükemmele yakın bir şekilde adapte olmuş durumdalar. Çok kolay yandığı için insan eliyle Ege, Akdeniz coğrafyasına getirildiği zannedilen Kızılçam, aslında o bölgenin öz be öz evladıdır. Üstelik kolay yansa bile yangından sonra onun kadar kolay yeniden gelen başka bir tür de yok. Tohumları yangınlardan bile sağ kurtulabiliyor. Bu sayede yangından hemen sonra zahmetsiz bir şekilde hemen çimlenebilmekte. Ülkemizin hemen her bölgesinde bulunan Karaçam, Anadolu’nun kara yağız delikanlısıdır. 400-2100 metre rakımlar arasında denk gelebileceğiniz bu delikanlıya “senin burada ne işin var” diyebilir misiniz? Yani ormanlara, o ormanların işletme maksadına uygun olarak dikim yapılacak olsa bile zaten bu yöreye ait olan türler kullanılmaktadır.
Elinizdeki kalemden, çocuklarınızın okulda oturduğu sıralara kadar hemen her türlü ahşap ürünün hammaddesi de bu ormanlarımızdan gelmektedir. Dolayısıyla dayanıklı hammaddeleri, zaten o yöreye ait olan verimli, hızlı gelişen ibreli ağaçlardan elde etmek kadar akla ve mantığa yatkın başka bir uygulama yok. Odun hammaddesi ihtiyacının karşılanabilmesi de bu asli ibreli türlerin dikilmesinin altındaki bir diğer neden.
Hiç Meyve Fidanı Dikilmiyor mu?
Dikilmez olur mu? Bahsettiğimiz gibi çok sayıda yapraklı asli türümüz de var ve bu türler de mutlaka ağaçlandırma çalışmalarında kullanılıyor. Özellikle daha ağır tutuştukları için orman kenarlarında, yangın emniyet şeritlerinin sınır boylarında ve benzeri ağaçlandırma alanlarında yapraklı türler kullanılıyor. Bir diğer deyişle yangına karşı ormanlarımızın muhafızları olarak yapraklı türlerimiz sınırlarımızı tutuyor. Ayrıca gelir getirici türler de orman köyleri yakınındaki ağaçlandırma çalışmalarında kullanılarak köylülerimize alternatif gelir kaynakları oluşturuluyor. Ceviz, badem, zeytin, ıhlamur, nar, keçiboynuzu ve benzeri pek çok tür uygun oldukları yörelerde mutlaka kullanılıyorlar.

Zeytin
Bir de yaban hayatının destelenmesi için yapılan ağaçlandırma çalışmaları var ki o da en az diğer çalışmalar kadar önemli. Orman için uygun açıklıklarda ve benzeri uygun alanlarda yabanıl meyve türleri ağaçlandırma çalışmalarında kullanılarak yaban hayatı destekleniyor. Dikilen her yabanıl meyve fidanı biyolojik çeşitliliğimizin sonraki nesillere ulaşabilmesi için büyük önem taşıyor.
Neden Bildiğimiz Meyve Fidanları Dikilmiyor?
Bir diğer konu da bu; neden ormanlara elma, armut, kiraz gibi meyveler dikilmiyor? Aslında bu meyvelerin yabanılları dikiliyor; ama bildiğimiz manada kültüre alınmış meyve türleri dikilmiyor. Dikilmiyorlar; çünkü biraz nazlılar. Az evvel okuduğunuz gibi bir çukura gömdünüz diye diktiğiniz fidanın ihtiyaçları son bulmayacak. Zaman içerisinde verim kapasitesi artırılmış, bir nevi ehlileştirilmiş olan meyve ağaçları bakım isterler. Su, gübre, çapa ve daha birçok şey isterler. İstesinler elbette, haklarıdır; ama takdir edersiniz ki orman onların bu isteklerini her istediklerinde karşılayabileceğimiz bir alan değil.
Evimizin önündeki meyve ağaçlarına dilediğimiz kadar su ve gübre verebiliriz; ama ormana dikildiklerinde gerek iklim ve toprak koşulları gerek bakım maliyetleri bu isteklerinin karşılanmasına mani olacaktır. Kaldı ki bin bir özenle evimizin önünde bakıp büyüttüğümüz meyve fidanları bile kuruyabilmekte ya da beklediğimiz kadar verim sağlamayabilmektedir. Bu şartlar altında meyve fidanlarını ait olmadıkları ve bakım göremeyecekleri alanlara dikmek sizce de onlara zulüm olmaz mı? Su bekleyen bir elmanın yalnızlığı, toprakta mineral bulamayan bir armudun acısı sizi de etkilemez mi? Belki biraz fazla dramatize ettik; ama canlı olduğuna emin olduğumuz fidanlarımızı dikerken birazcık da onların isteklerine kulak vermek sanırım herkese fayda sağlar.
Meyve ağaçları kültüre alınmış türler olması nedeniyle meyve üretimi için sulama, toprak işleme ilaçlama, gübreleme, budama ve korumaya ihtiyaç duyarlar, bu işleri düzenli ve belli sıklıkta da yapmak durumundayız. Bu durumda zaman içerisinde toprakta bozulmalar ve arazi verimliliğinde azalma ve sonunda çölleşmeye kadar gidebilir, yani uzun vadede sürdürülebilir olmayacaktır.
Diğer meyve ağaçlarını genellikle verimli, derin ve düzlük arazilerde dikmekteyiz, oysa orman ağaçları ve ağaççıkları daha sığ ve fakir ve taşlı eğimli arazilere kolaylıkla dikilmektedir. Diğer taraftan en önemlisi orman alanlarında daha fazla biyoçeşitliği sağlamış oluruz meyve arazilerinde (zeytinlik, fındıklık, çay ve narenciye ve diğer meyvelik arazilerde) bitki ve hayvan çeşitliliği göremeyiz, bu da doğanın gücünü ifade etmek için önemlidir, özetle orman ekosistemlerinde doğanın gücünü korumak ve sürdürmek daha fazla faydalanmak için orman arazilerinde orman ağaç türlerini dikmeliyiz.
Bağışladığım Fidanın Türü Ne?
Yazımızın genelinde bahsettiğimiz üzere, ağaçlandırma etkinliklerimizde dikeceğimiz fidanların dikildikleri alana uygun olması konusunda hassas davranıyoruz. Bağışladığınız fidanları Orman Genel Müdürlüğümüzden temin etmekteyiz. Ağırlıklı olarak ibreli asli orman türlerimiz başta olmak üzere ağaçlandırma yapılacak olan sahaya uygun olan türler Orman Genel Müdürlüğünden alınarak dikilmektedir.
Siz de ülkemizin ormanlarının genişlemesine katkı sağlamak, gelecek nesillere daha yeşil bir Türkiye ulaştırma gayretimize destek olmak isterseniz buraya tıklayarak fidan bağışlayabilirsiniz. Merak ettiklerinizle ilgili derneğimize dilediğiniz zaman ulaşabilirsiniz.
Yazdıklarınız hiç tatmin edici değil. Meyve ağaçları bakım gerektirebilir ama zaten verdiği ürünle bu bakım masraflarını fazlasıyla karşilayacaktır hatta fazlası olacaktır. Ayrıca ben karadeniz bölgesinde yaşıyorum ben ağaçlandırma çalışmlarında çamdan başka bişey görmedim.
kesinlikle katılıyorum,ayrıca orman sadece ağaçlardan oluşmuyor, orada yaşayan canlıların da yaşamasına katkı sağlıyor, kuşun, böceğin geyiğin domuzun yaşaması için karnının doyması gerekli yoksa şehirlere kadar iniyorlar sebeb ne, tabi ki yetersiz besin olması
Arkadaşlar hiç boşuna eforunuzu tüketmeyin!
Başıboş köpek ve çam ağacı Ülkemizde bir tabudur, vazgeçilemez, kutsaldırlar. Bunları savunan şövalyeler, bir şekilde haklı olduklarını ispat ederler. Çünkü Ülke’nin çamla ve başıboş köpekle donatılması emredilmiştir onlara…
❌ Binlece dönümlük çam ormanına piknik yapmaya git, bir çay içecek serin yer bulmazsın.
❌ Altları kupkurudur, diğer ağaçlar güneş ışığını emip, 25 derece sıcaklığı düşürürken, çamın altı cehennem gibi kuru ve sıcaktır.
Oysa bir meşe ve çınarın altında iki aile serin bir şekilde çaylarını yudumlaybilir
❌ Çamların altı yeşil olan olmaz, kupkurudur
❌ Neredeyse hiç bir kuş ve canlı popilasyonuna ev sahipliği yapmaz, çünkü yemişi yoktur.
❌ Çabuk yanar ve yangını dağıtır.
❌ Allah vermesin olası bir kıtlıkta diğer ağaçlar, kısmende de olsa insanları ve hayvanları beslerken çam bunu yapamaz.
❗️❗️ Allah’ın 75 bin çeşit ağacı varken illa çamdan başka bir şey göremezsin
❌ Doğuya git çam ormanı, Batıya git çam, Kuzeye Güneye çam çam çam.
❌ Kutsal çama ve çam savunucularına selam olsun
Yazı sorulan soruya tam cevap olamamış. Örnek verecek olursak köylerde hiçbir bakım yapılmadan her yıl ceviz veren ağaçlar var.Hemde çam ormanlarına yakın yerlerde. Bugün yurtdışından ceviz geliyorsa bu yazdıklarınız hiçbir mana ifade etmiyor.
Çok saçma.Neden meyve ağaçlarının olduğu yerlerde hayvan çeşitliliği olmuyormuş.bahsettiğiniz domuz geyik falansa başka hayvanlar yokmu.Birde şöyle düşünün .Elma armut narenciye gibi meyveleri düşünün.insanın karnını doyurabilecek meyveler.Bu meyveleri dikseler gerçekten aç insanlar yese veya toplayıp satıp bir gelir elde edebilse veya meyve yiyebilen hayvanlar için arılar için karıncalar için bir besin kaynağı değilmidir.
Birde yazıda neden 1950 li yıllarda Amerikadan ithal edilen ve amerikanın teşvik ettiği orman ağaçlarından ve bahsetmiyorsunuz.anlatın da bilelim.Öyle işin içinden asparagas bilgi diye kolaycılığa kaçmayın.Hülasa yazı çok saçma ve yetersiz olmuş.
Birde şimdi aklıma geldi.Yahu her yere iğne yapraklı ağaç dikiliyor.Kuş populasyonu için söylüyorum.Arkadaş kuşlar o iğne yapraklı ağaçlara nasıl yuva yapacaklar.kuşlar için bile dezavantaj.sonra yine bu çam ağaçları yandığında patlayan kozalaklar metrelerce uzaga fırlayıp yangını yayıyorlar ve çam ağaçları biliyoruz ki reçineden dolayı yanıcı.Dünyanın iklimi değişiyor sıcaklıklar artıyor.Artık yeter daaa yeter.artık çam dikmeyin .
Bu ülkede Çam taparlara ve başıboş köpek sevdalılarına laf anlatamasınız….
Çamda çam çamda çam çamda çam çam Allah çam
Her ne kadar diğer ağaçları da dikiyoruz deseler de hikaye, başka ağaç göremezsiniz. Varsa da 0,0.1 oranındadır
Yazı doğru değil Ege’de yaşıyorum taşta kayada zeytin yetişiyor ormanın ortalarında yetişiyor çam kadar bile bakım gerektirmez yemeyin bizi
Bir yorumda ben yapayım size örnek olarak. Türkiye ceviz ithalatını Ukrayna’dan yapar genelde. Pekala Ukrayna’da ceviz üretimi nasıldır? Genelde sovyet döneminde yol kenarlarına ekilmiş ceviz ağaçlarını vakti gelince köylü toplar ve para ile tüccarlara satar. Tüccarlarda bunu ihrac ederek para kazanırlar. Yani 0 maliyet ile vakti zamanında atılmış akıllıca bir adım sayesinde insanlar maddi kazanç sağlıyor. Aynı bizde bazı bölgelerdeki kestane ve ıhlamurun ormanlardan toplanıp satılması gibi. İsteyince ve zaman verilince yapılıyor yani. Çokta zor değil.
Çanakkale Yenice ormanları ormanları doğal yapısı kestane , meşe ve köknar gibi ağaçlardı , ben 48 yaşıma geldim çam hariç diğer ağaçlar neredeyse kalmadı , yani ağaçlar doğal yapısına göre dikiliyor sözünün doğru olmadığını bizzat yaşayarak gördüm .
gölgesi yok pisliği çok yangında çıkra gibi yanar hala çam da çam ısrar ediliyor. meyva veya ceviz ağacı ekmek varken neden kuru çam ?
Mantıklı yerler de var.Ancak biz dedemin ektiği yıllarca bakım yapılmayan incirlerden her sene meyve yedik.Erik te vardi.ceviz de vardı.Bence devlet kolaya kaciyor,Her zaman yaptığı gibi laf çok iş yok.Allahim feraset versin.
Zeytin su istemez bakım istemez hayvan efendim olmazmış hayvanda olmasın
Şimdi bina dikilen vadilerde. Hiç bakımı yapılmayan meyve ağaçları vardı.
Ceviz, kestane, ağaçları çoğu bölgede yetişir.
Ağaçlandırma ve orman sadece Çam ve türlerinden ibaret olduğunu zannedenler; bölgelere göre yetişebilecek ağaç türleri ile ilgili çalışma yapsın.
Zamanında karadeniz de Çay mı yetişiyordu? O tarihte de insanlar karşı çıkmış.
Ama insanlarımız girişimci ve yenilikci düşünme kabiliyetinden aciz bırakıldı. Bu çağda, Viziyonsuz ve vitrin bir ülke olduk.